بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَثَمُودَ ٱلَّذِينَ جَابُواْ ٱلصَّخْرَ بِٱلْوَادِ ٩

Ve vaadî (ler) de kayaları oyan «Semuud» a,

– Hasan Basri Çantay

وَفِرْعَوْنَ ذِى ٱلْأَوْتَادِ ١٠

o kazıklar saahibi «Fir'avn» e.

– Hasan Basri Çantay

ٱلَّذِينَ طَغَوْاْ فِى ٱلْبِلَٰدِ ١١

Ki (bütün) bunlar memleketler (in) de azgınlık edenlerdi.

– Hasan Basri Çantay

فَأَكْثَرُواْ فِيهَا ٱلْفَسَادَ ١٢

O suretle ki oralarda fesadı çoğaltmışlardı.

– Hasan Basri Çantay

فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ ١٣

Bundan dolayı Rabbin de üzerlerine bir azâb kamçısı yağdırıverdi.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلْمِرْصَادِ ١٤

Çünkü Rabbin şübhesiz ki rasad yerindedir.

– Hasan Basri Çantay

فَأَمَّا ٱلْإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكْرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَكْرَمَنِ ١٥

Amma insan, ne zaman Rabbi onu imtihaan edib de kendisine (lütf-ü) kerem (iyle muaamele) eder, ona ni'metler verirse «Rabbim beni şerefli kıldı» der!

– Hasan Basri Çantay

وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَهَٰنَنِ ١٦

Fakat ne vakit da onu deneyerek üzerine rızkını daraltırsa şimdi de« Rabbim bana ihanet etdi» der!

– Hasan Basri Çantay

كَلَّاۖ بَل لَّا تُكْرِمُونَ ٱلْيَتِيمَ ١٧

Hayır. Siz bil'akis yetime iyilik etmezsiniz.

– Hasan Basri Çantay

وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلْمِسْكِينِ ١٨

Yoksula yedirmek için birbirinizi kandırmazsınız.

– Hasan Basri Çantay

وَتَأْكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكْلًا لَّمًّا ١٩

Mirası halâl, haaram demeyib alabildiğinize yersiniz.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu